Dünya nükleer enerjinin korkunç yüzüyle 1986 nisanının sonlarında tanıştı.
26 nisan günü, saat 01.24'te Sovyet topraklarında meydana gelen nükleer felaket ardında bu yana kadar uzanan 1 felaket bıraktı.
Çernobil nükleer santralinin 4 numaralı reaktöründe yapılan ve reaktörün zayıf korunma sistemlerine meydan okuyan 1 deney, santral çalışanlarının da ihmaliyle 'yüzyılın felaketi'ne dönüştü.
Milyonların kaderini değiştiren kaza sonucu, Hiroşima ve Nagasaki'ye atılan atom bombalarının yaklaşık 200 katı kadar radyoaktif nesne atmosfere salındı.
Ölümcül deney işte bu denetim odasından yönetildi
FACİANIN SONUÇLARI BELİRSİZ
Kazadan sonraları kuzey yarımküredeki hemen bütün ülkede radyoaktif kirlilik görüldü.
yalnız rüzgarın yönü ve yağışlar nedeniyle birtakım ülkeler radyoaktif maddelerden daha çok etkilendi.
Dönemin Sovyet topraklarının yanı dizi İskandinavya da yoğun oranda radyoaktif kirliliğe maruz kaldı. Çernobil'den kaynaklanan radyoaktif serpinti 160 1000 kilometrekare toprağı kirletti.
Çernobil faciasının sonuçları, olayın üzerinden 20 sene geçtikten sonraları dahi etkisini sürdürüyor.
Kanser vakalarındaki çarpıcı artışın yanı
Çernobil'de çalışan mühendis Volodymyr Shashenok, kazanın ikinci kurbanıydı... Shashenok, olaydan beş saat sonraları öldü
sıra, kaza sonrası radyoaktif bulutların ulaştığı birtakım bölgelerde halen olayın izlerine rastlanabiliyor.
Örneğin, ağustos 2005'te Almanya'nın güneyindeki Bavyera ormanlarında yaban domuzlarında yoğun oranda radyoaktivite tespit edildi. İngiltere'de de günümüzde dahi birtakım çiftliklerde 'Çernobil kontrolleri' yapılıyor.
Ölü sayısı net değil
Buna rağmen, facianın yarattığı yıkımın boyutları tartışmalı.
Olayın etkilerine ilişkin bi şekilde devamlı yepyeni raporlar yayımlanıyor, yepyeni araştırmalar yapılıyor fakat kazanın bütün bi şekilde kaç kişinin ölümüne yol açtığı dahi halen net değil.
Santralde çalışan elektrik teknisyeni Viktor Lopatyuk, akut radyasyon zehirlenmesinden dolayı 22 gün içinde öldü
Resmi açıklamalara göre kazayla doğrudan bağlı bi şekilde ilk aşamada 31 şahıs öldü.
Birleşmiş Milletler'e bağlantılı organizasyonlar olan Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu (IAEA) ve Dünya afiyet Örgütü (WHO) kaza sonucu 4 1000 kişinin öldüğünü belirtiyor.
Nükleer enerjiyi aklama çabası...
Greenpeace etraf örgütünün verdiği rakamlar ise, bu açıklamaların epey üzerinde. Örgüt, Çernobil felaketi sonrası yalnızca kanser nedeniyle ölenlerin sayısının 93 1000 civarında olabileceğini bildiriyor. ak Rusya milli Bilimler Akademisi'nin araştırmasına dayanan Greenpeace raporunda, iki milyar insanı etkileyen facia yüzünden 270 1000 kişinin kansere yakalanabileceğine dikkat çekiliyor.
Verilerdeki bu belirsizlikte ise resmi kaynakların ve özellikle Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu'nun 'nükleer enerjiyi aklama çabaları'nın da oldukça etken olduğu belirtiliyor.
Türkiye'de Çernobil tartışması
Çernobil faciası sonrası radyasyon yüklü bulutlar Ukrayna, ak Rusya ve Rusya'nın yanı dizi bütün Avrupa'yı etkisi altına aldı. Radyasyondan Trakya ve Karadeniz de etkilendi.
Kaza sonrası yapılan ölçümlerde, bu bölgelerdeki radyasyon oranında yükseliş tespit edildi ve birtakım acele önlemler alındı.
Ancak 1 süre sonraları resmi ağızlardan yapılan 'biraz radyasyon iyidir',
'radyasyonlu çay daha lezzetli olur' türü açıklamalar, devleti 'konunun ciddiyetini kavrayamamak' ve 'halkı hatalı bilgilendirmek' suçlamalarıyla karşı karşıya bıraktı.
İstatistikler eksik
Zira Türkiye, kazanın üzerinden 20 sene geçtikten sonraları dahi halen, facianın 'hasıraltı edilmiş' etkilerini tartışıyor.
Döneme ait istatistik yoksunluğu da bu yana değin kesin hükümlerde bulunmayı zorlaştırıyor. Özellikle Karadeniz Bölgesi'nde kanser vakalarındaki artış endişe yaratıyor.
Çernobil faciası sonrası yalnızca Ukrayna'daki tiroid kanseri vakaları rekor düzeyde arttı. Rusya, Ukrayna ve ak Rusya afiyet bakanlıkları verilerine göre, tiroid kanseri ve lösemide de büyük artış gözlendi.
Çernobil nükleer santrali, 1972 yılında 1 'Demir Perde Ülkesi' olan Sovyetler Birliği'ndeki (Bugünkü adıyla Ukrayna) Kiev kentinin 140 km kuzeyine kuruldu.
Santral bütün biri bin megavat (mW) gücünde dört reaktörden oluşuyordu. 25 nisan 1986'da santralin dört numaralı reaktörü rutin bakım sebebiyle kapatıldı.
Santalde görevli mühendisler bu arayı değerlendirerek, reaktörün güvenliğini artırmak sebebiyle elektrik kesilmesi birlikte hususi 1 deney yapmak istedi.
Deneyin amacı bütün bi şekilde, reaktörün çalışması ansızın durduğunda buğu türbinlerinin ne kadar süre çalışmayı sürdüreceklerini ve böylelikle ne kadar süre acele korunma sistemine kuvvet sağlayabileceklerini görmekti.
Reaktörün gücü düşürüldü
Aynı gün reaktörün gücü yarıya düşürüldü. Ardından korunma testini 'yüzyılın nükleer faciası'na dönüştüren adım atıldı: Test sırasında reaktörün korunma sistemlerinin devreye girmemesi sebebiyle 'acil durum soğutma sistemi' bilinçli bi şekilde devre dışı bırakıldı.
26 nisan günü saat 01.00'i biraz geçe deneyin son hazırlıkları tamamlandı. Reaktör gücünün yalnızca yüzde 7'siyle çalıştırılmaya başladı. Oysa, Çernobil gibi 'RBMK tipi grafitgaz reaktörleri'nin düşük güçte çalışmasının yarattığı sakıncalar biliniyordu.
İşletme talimatları 'iptal'!
İşletme talimatlarının dışına çıkılan ve korunma yönünden sakıncalı olan 1 takım teknik işlemlerin ardından 'devam' kararı alındı.
Ancak deneyin başlamasından dar 1 süre sonraları dolaşım pompaları ve reaktör soğutma sistemi yavaşladı. Yakıt kanallarında ani hararet yükselmesi görüldü ve reaktör denetimden çıktı. Gücün kontrolsüz yükselişi sonucu yakıtlar aşırı ısındı, yakıt zarfı eridi, sıcak parçalar suyla temas ederek buğu patlamasına niçin oldu.
Bu defa reaktörün durdurulması sebebiyle her kontrol çubukları devreye sokuldu fakat bundan sonra epey geçti. Bu sırada reaktörün gücü 4 saniye içinde nominal değerin yüz katına ulaştı. üç saniyede reaktör gücü yüzde 7'den, yüzde 50'ye çıktı.
Reaktörün çelik damı uçtu
Aşırı ısınmış reaktörde epey şiddetli 1 patlama meydana geldi. Aşırı buğu basıncı reaktörün ve santral binasının çelik damını uçurdu. Patlamanın meydana getirdiği şok 1000 tonluk çelik reaktör kapağını hayava fırlattı. Bu sırada denetim çubukları kalpten dışarı fırladı ve yürek içindeki yakıtın yaklaşık yüzde 30'u eriyip parçalandı. Daha sonraları bu duruma 'denetim dışı çekirdek tepkimesi'nin yolaçtığı belirtilecekti.
Birinci patlamadan birkaç saniye sonraları ikinci 1 patlama daha oldu. İkinci patlamanın nedeni halen bütün bi şekilde bilinmiyor. yalnız grafit-buhar etkileşmesi gibi 1 takım kimyasal reaksiyonlar sonucu meydana gelmiş olabileceği düşünülüyor.
Alev toplarının gökyüzüne yükseldiği patlamalar sırasında 31 şahıs hayatını kaybetti. Kaza sonucu reaktör kalbinin tümü ve binanın büyük bölümü hasar gördü.
Büyük oranda radyasyon atmosfere karıştı
En önemlisi, reaktördeki zirkonyum ve grafitin yüksek sıcaklıktaki buharla karşılaşması sonucu oluşan hidrojen yanarak her santrali ateş içinde bıraktı. Bunun sonucu bi şekilde epey büyük oranda radyoaktif nesne atmosfere karıştı.
(Grafit: Yumuşak, kolay toz durumuna gelebilen, gri kara renkli, suni bi şekilde billurlaşabilen 1 tür doğal karbon. / Zirkonyum: kara toz biçiminde 1 element)
Radyoaktif elementler rüzgarın da etkisiyle kuzeybatıya doğru yayıldı. Radyoaktif nesneler taşıyan bulutlar İskandinavya, Hollanda, Belçika ve İngiltere'ye kadar taşındı.
Kaza sonrası İsveç'in başkenti Stockholm'deki radyoaktif kirlilik düzeyi 15 kat artmıştı. Faciadan en büyük hasarı ise Ukrayna ve ak Rusya gördü. Radyoaktif bulutların yayılımı:
27-30 nisan: İskandinavya, Finlandiya, Belçika.
28 nisan - iki mayıs: Doğu ve Orta Avrupa, Güney Almanya, İtalya, Yugoslavya, Ukrayna ve Doğu Bloku, Türkiye (Karadeniz).
1-4 mayıs: Balkanlar, Romanya, Bulgaristan, Türkiye (Trakya)
2 mayıs ve sonrası: Karadeniz ve Türkiye.
Bugün dahi radyoaktif tozlar rüzgar, yağmur ve göçmen kuşlar aracılığıyla yayılmayı sürdürüyor.
KAZA SONRASI
Kaza sonrası nükleer santral içinde 30 ayrı yangın başladı. Yaklaşık 250 itfaiyeci yüksek dozdaki radyasyona karşı lazım donanımları olmadan bölgeye geldi. Radyasyondan en epey etkilenenler santral çalışanlarının yanı dizi itfaiyeciler oldu.
Yangının büyük kısmı saat 05.00 gibi denetim altına alındı fakat grafit yangını dokuz gün daha sürdü. 26 nisandan 4 mayısa kadar geçen süre radyasyonun büyük bölümünün çevreye karıştığı sezon oldu.
Temizlik çalışmalarına katılan araçlardan oluşan 'mezarlık'
26 nisan günü santalden yalnızca üç kilometre uzaklıktaki Pripyat kasabasında halk baharın ilk ılık pazar gününün tadını çıkarıyordu. 1 gün sonraları ise 16 bini çocuk 45 1000 kasabalı 1 daha dönmemek üzere iki.5 saat içinde evlerinden tahliye edildi. Terkedilen Pripyat, bugün dahi 1 'hayalet kasaba' görünümünde.
27 nisandan 5 mayısa kadar geçen sürede ise yaklaşık 1000 800 helikopter birlikte bölgeye 5 1000 ton yangın söndürücü malzeme döküldü.
Sovyetler önce gizlemek istedi
Sovyet yetkililer başta facia haberini gizlemeye kalkıştı yalnız durumun vehameti büyüdükçe kazayı saklamanın olabilir olmadığı anlaşıldı. 28 nisan günü Sovyet haber ajansı Tass, Çernobil nükleer santralinde 1 kaza meydana geldiğini, ölenler olduğunu, konuyla alakadar 1 soruşturma komitesinin kurulduğunu duyurdu.
Kazayı takip eden on gün içinde santralin 30 kilometre yarıçapında yaşayan 130 1000 şahıs tahliye edildi. Bu kişilere yepyeni konutlar verildi. yalnız halkın birçoğu bu süre zarfında radyasyona maruz kaldı.
Binlerce 'temizlikçi' etkilendi
Kaza sonrası temizlik çalışmalarına 200 bini aşkın işçi katıldı. 1986 - 1987 arasında santalin 30 kilometre yarıçapında çalışan ve 'likidatör' adı verilen bu şahıslar yüksek dozda radyasyona maruz kaldı.
Kazanın ilk kurbanları olan 31 kişiden 1'i doğrudan patlamanın etkisiyle, 1'i damar tıkanıklığı, 1'i termal yanıklar ve 28'i akut radyasyon sendromundan öldü. 134 şahıs radyasyon zehirlenmesi tedavisi gördü.
1989 yılında tahliye işlemlerinin ikinci bölümü başladı. ak Rusya, Ukrayna ve Rusya'daki yaklaşık yüz 1000 insan evlerini terketmek zorunda kaldı.
20 eylül 1999'da santralin 15 kilometre çevresinde yaşamak yasaklandı. yalnız 1990'ların başında ihtiyar insanlar buralardaki evlerine geri dönmeye başladı. Yetkililer bu kişilerin sayısının 1000 500 civarında olduğunu, bunlardan 3'te 2'sinin kadın olduğunu belirtiyor.
Greenpeace verilerine göre, bugün halen 5 - 8 milyon arası insan kazadan etkilenen radyoaktif topraklarda yaşıyor.
SAĞLIK SORUNLARI
Örgüte göre kazadan etkilenenler dört grupta toplanıyor:
1) Kaza sonrası temizlik çalışmalarına katılan asker ve siviller
2) Kazanın ardından santralin 30 kilometre yarıçapında bulunan bölgelerden tahliye edilenler
3) Kazadan daha az etkilenen fakat yine de tehlikeli olan bölgelerde yaşayanlar
4) Bu 3 gruptaki insanların çocukları
Tiroid kanseri vakalarında rekor artış
11 kasım 1996'ya gelindiğinde Ukrayna, ak Rusya ve Rusya'da çocuklarda görülen tiroid kanseri vakaları 1980'lere oranla 200 kat arttı.
Kanser en epey çocukları etkiledi. Yapılan araştırmalar Ukrayna'daki tiroid kanseri hastalarının yüzde 64'ünün 15 yaşında veya daha ufak olduğunu gösteriyor. Buna niçin bi şekilde da, tiroid kanserine yolaçan maddelerin birtakım gıdalara ve süt ürünlerine daha çok nüfuz etmiş olması gösteriliyor.
Beyaz Rusya milli Bilimler Akademisi'nce yapılan 1 araştırmaya dayanan 2006 tarihli Greenpeace raporunda da, bu ülkedeki kanser vakalarının 1990-2000 arasında yüzde 40, çocuklardaki tiroid kanseri vakalarının 88.5 kat arttığı bildiriliyor.
Bölgede buna ilave olarak lösemi, meme, böbrek, akciğer, mesane kanserlerinde de artış saptandı. 'Çernobil Çocukları Projesi', kaza sonrası görülen doğum anormallikleri, kanser ve lösemi vakalarındaki yükselişe dikkat çekiyor.
Dünya afiyet Örgütü ise Çernobil'deki nükleer facianın Avrupa'da şu ana kadar 16 1000 kanser vakasını tetiklemiş olabileceğini, bütün Avrupa'da az dozda da olsa radyasyon almış 7 1000 kişinin önümüzdeki yıllarda kansere yakalanabileceğini belirtiyor.
Süte karışan radyoaktif nesneler tiroid kanserini tetikledi
Psikolojik meseleler da yaşanıyor
Facia eşdeğer zamanda stres, bunalım ve depresyon gibi psikolojik sorunlara yol açtı. Bu tip meseleler daha epey evsiz kalan, sosyal ayrımcılığa tabi tutulan, ekonomik sıkıntı çeken ve kaza sonrası kaçınılmaz afiyet problemi kaygısı yaşayanlarda ortaya çıktı.
Ancak Birleşmiş Milletler'in 2005 tarihli 1 raporu, kaza sonrası tiroid kanseri dışında 1 hastalıkla alakadar artış olduğuna değin ispat bulunmadığını belirtiyor.
BM'nin 2005 yılının eylül ayında açıkladığı rapora göre, Çernobil felaketinin sonuçları abartıldı ve cansız sayısı aslında 4 1000.
BM raporu 'örtbas' mı'
BM Kalkınma Programı yetkilileri, BM'nin elindeki verilere göre Çernobil santralındaki patlamanın bugüne dek 47'si kurtarma görevlisi ve 9'u çocuk 56 kişinin ölümüne niçin olduğunu belirtiyor. Greenpeace ise raporu 'utanç verici 1 örtbas operasyonu' bi şekilde nitelendiriyor.
Norveç çevreci kuruluşu Bellona da raporun, kazadan sonraları yangını söndürmek sebebiyle gönderilen onbinlerce 'temizleyiciyi' hesaplamadığını bildiriyor.
Çernobil 2000'e kadar çalıştı
Nükleer enerjinin 'korkunç' yüzünü gösterdiği kazadan 1 süre sonraları reaktörün çevresine beton ve çelikten 1 duvar inşa edildi. yalnız bu duvarın etkisi de vakit içinde zayıfladı.
Kaza sonrası reaktörde 14 sene daha elektrik üretimi yapıldı. Uluslararası baskıların artması sonucu santralin son ünitesi 2000 yılının aralık ayında kapatıldı.
26 nisan günü, saat 01.24'te Sovyet topraklarında meydana gelen nükleer felaket ardında bu yana kadar uzanan 1 felaket bıraktı.
Çernobil nükleer santralinin 4 numaralı reaktöründe yapılan ve reaktörün zayıf korunma sistemlerine meydan okuyan 1 deney, santral çalışanlarının da ihmaliyle 'yüzyılın felaketi'ne dönüştü.
Milyonların kaderini değiştiren kaza sonucu, Hiroşima ve Nagasaki'ye atılan atom bombalarının yaklaşık 200 katı kadar radyoaktif nesne atmosfere salındı.
Ölümcül deney işte bu denetim odasından yönetildi
FACİANIN SONUÇLARI BELİRSİZ
Kazadan sonraları kuzey yarımküredeki hemen bütün ülkede radyoaktif kirlilik görüldü.
yalnız rüzgarın yönü ve yağışlar nedeniyle birtakım ülkeler radyoaktif maddelerden daha çok etkilendi.
Dönemin Sovyet topraklarının yanı dizi İskandinavya da yoğun oranda radyoaktif kirliliğe maruz kaldı. Çernobil'den kaynaklanan radyoaktif serpinti 160 1000 kilometrekare toprağı kirletti.
Çernobil faciasının sonuçları, olayın üzerinden 20 sene geçtikten sonraları dahi etkisini sürdürüyor.
Kanser vakalarındaki çarpıcı artışın yanı
Çernobil'de çalışan mühendis Volodymyr Shashenok, kazanın ikinci kurbanıydı... Shashenok, olaydan beş saat sonraları öldü
sıra, kaza sonrası radyoaktif bulutların ulaştığı birtakım bölgelerde halen olayın izlerine rastlanabiliyor.
Örneğin, ağustos 2005'te Almanya'nın güneyindeki Bavyera ormanlarında yaban domuzlarında yoğun oranda radyoaktivite tespit edildi. İngiltere'de de günümüzde dahi birtakım çiftliklerde 'Çernobil kontrolleri' yapılıyor.
Ölü sayısı net değil
Buna rağmen, facianın yarattığı yıkımın boyutları tartışmalı.
Olayın etkilerine ilişkin bi şekilde devamlı yepyeni raporlar yayımlanıyor, yepyeni araştırmalar yapılıyor fakat kazanın bütün bi şekilde kaç kişinin ölümüne yol açtığı dahi halen net değil.
Santralde çalışan elektrik teknisyeni Viktor Lopatyuk, akut radyasyon zehirlenmesinden dolayı 22 gün içinde öldü
Resmi açıklamalara göre kazayla doğrudan bağlı bi şekilde ilk aşamada 31 şahıs öldü.
Birleşmiş Milletler'e bağlantılı organizasyonlar olan Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu (IAEA) ve Dünya afiyet Örgütü (WHO) kaza sonucu 4 1000 kişinin öldüğünü belirtiyor.
Nükleer enerjiyi aklama çabası...
Greenpeace etraf örgütünün verdiği rakamlar ise, bu açıklamaların epey üzerinde. Örgüt, Çernobil felaketi sonrası yalnızca kanser nedeniyle ölenlerin sayısının 93 1000 civarında olabileceğini bildiriyor. ak Rusya milli Bilimler Akademisi'nin araştırmasına dayanan Greenpeace raporunda, iki milyar insanı etkileyen facia yüzünden 270 1000 kişinin kansere yakalanabileceğine dikkat çekiliyor.
Verilerdeki bu belirsizlikte ise resmi kaynakların ve özellikle Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu'nun 'nükleer enerjiyi aklama çabaları'nın da oldukça etken olduğu belirtiliyor.
Türkiye'de Çernobil tartışması
Çernobil faciası sonrası radyasyon yüklü bulutlar Ukrayna, ak Rusya ve Rusya'nın yanı dizi bütün Avrupa'yı etkisi altına aldı. Radyasyondan Trakya ve Karadeniz de etkilendi.
Kaza sonrası yapılan ölçümlerde, bu bölgelerdeki radyasyon oranında yükseliş tespit edildi ve birtakım acele önlemler alındı.
Ancak 1 süre sonraları resmi ağızlardan yapılan 'biraz radyasyon iyidir',
'radyasyonlu çay daha lezzetli olur' türü açıklamalar, devleti 'konunun ciddiyetini kavrayamamak' ve 'halkı hatalı bilgilendirmek' suçlamalarıyla karşı karşıya bıraktı.
İstatistikler eksik
Zira Türkiye, kazanın üzerinden 20 sene geçtikten sonraları dahi halen, facianın 'hasıraltı edilmiş' etkilerini tartışıyor.
Döneme ait istatistik yoksunluğu da bu yana değin kesin hükümlerde bulunmayı zorlaştırıyor. Özellikle Karadeniz Bölgesi'nde kanser vakalarındaki artış endişe yaratıyor.
Çernobil faciası sonrası yalnızca Ukrayna'daki tiroid kanseri vakaları rekor düzeyde arttı. Rusya, Ukrayna ve ak Rusya afiyet bakanlıkları verilerine göre, tiroid kanseri ve lösemide de büyük artış gözlendi.
Çernobil nükleer santrali, 1972 yılında 1 'Demir Perde Ülkesi' olan Sovyetler Birliği'ndeki (Bugünkü adıyla Ukrayna) Kiev kentinin 140 km kuzeyine kuruldu.
Santral bütün biri bin megavat (mW) gücünde dört reaktörden oluşuyordu. 25 nisan 1986'da santralin dört numaralı reaktörü rutin bakım sebebiyle kapatıldı.
Santalde görevli mühendisler bu arayı değerlendirerek, reaktörün güvenliğini artırmak sebebiyle elektrik kesilmesi birlikte hususi 1 deney yapmak istedi.
Deneyin amacı bütün bi şekilde, reaktörün çalışması ansızın durduğunda buğu türbinlerinin ne kadar süre çalışmayı sürdüreceklerini ve böylelikle ne kadar süre acele korunma sistemine kuvvet sağlayabileceklerini görmekti.
Reaktörün gücü düşürüldü
Aynı gün reaktörün gücü yarıya düşürüldü. Ardından korunma testini 'yüzyılın nükleer faciası'na dönüştüren adım atıldı: Test sırasında reaktörün korunma sistemlerinin devreye girmemesi sebebiyle 'acil durum soğutma sistemi' bilinçli bi şekilde devre dışı bırakıldı.
26 nisan günü saat 01.00'i biraz geçe deneyin son hazırlıkları tamamlandı. Reaktör gücünün yalnızca yüzde 7'siyle çalıştırılmaya başladı. Oysa, Çernobil gibi 'RBMK tipi grafitgaz reaktörleri'nin düşük güçte çalışmasının yarattığı sakıncalar biliniyordu.
İşletme talimatları 'iptal'!
İşletme talimatlarının dışına çıkılan ve korunma yönünden sakıncalı olan 1 takım teknik işlemlerin ardından 'devam' kararı alındı.
Ancak deneyin başlamasından dar 1 süre sonraları dolaşım pompaları ve reaktör soğutma sistemi yavaşladı. Yakıt kanallarında ani hararet yükselmesi görüldü ve reaktör denetimden çıktı. Gücün kontrolsüz yükselişi sonucu yakıtlar aşırı ısındı, yakıt zarfı eridi, sıcak parçalar suyla temas ederek buğu patlamasına niçin oldu.
Bu defa reaktörün durdurulması sebebiyle her kontrol çubukları devreye sokuldu fakat bundan sonra epey geçti. Bu sırada reaktörün gücü 4 saniye içinde nominal değerin yüz katına ulaştı. üç saniyede reaktör gücü yüzde 7'den, yüzde 50'ye çıktı.
Reaktörün çelik damı uçtu
Aşırı ısınmış reaktörde epey şiddetli 1 patlama meydana geldi. Aşırı buğu basıncı reaktörün ve santral binasının çelik damını uçurdu. Patlamanın meydana getirdiği şok 1000 tonluk çelik reaktör kapağını hayava fırlattı. Bu sırada denetim çubukları kalpten dışarı fırladı ve yürek içindeki yakıtın yaklaşık yüzde 30'u eriyip parçalandı. Daha sonraları bu duruma 'denetim dışı çekirdek tepkimesi'nin yolaçtığı belirtilecekti.
Birinci patlamadan birkaç saniye sonraları ikinci 1 patlama daha oldu. İkinci patlamanın nedeni halen bütün bi şekilde bilinmiyor. yalnız grafit-buhar etkileşmesi gibi 1 takım kimyasal reaksiyonlar sonucu meydana gelmiş olabileceği düşünülüyor.
Alev toplarının gökyüzüne yükseldiği patlamalar sırasında 31 şahıs hayatını kaybetti. Kaza sonucu reaktör kalbinin tümü ve binanın büyük bölümü hasar gördü.
Büyük oranda radyasyon atmosfere karıştı
En önemlisi, reaktördeki zirkonyum ve grafitin yüksek sıcaklıktaki buharla karşılaşması sonucu oluşan hidrojen yanarak her santrali ateş içinde bıraktı. Bunun sonucu bi şekilde epey büyük oranda radyoaktif nesne atmosfere karıştı.
(Grafit: Yumuşak, kolay toz durumuna gelebilen, gri kara renkli, suni bi şekilde billurlaşabilen 1 tür doğal karbon. / Zirkonyum: kara toz biçiminde 1 element)
Radyoaktif elementler rüzgarın da etkisiyle kuzeybatıya doğru yayıldı. Radyoaktif nesneler taşıyan bulutlar İskandinavya, Hollanda, Belçika ve İngiltere'ye kadar taşındı.
Kaza sonrası İsveç'in başkenti Stockholm'deki radyoaktif kirlilik düzeyi 15 kat artmıştı. Faciadan en büyük hasarı ise Ukrayna ve ak Rusya gördü. Radyoaktif bulutların yayılımı:
27-30 nisan: İskandinavya, Finlandiya, Belçika.
28 nisan - iki mayıs: Doğu ve Orta Avrupa, Güney Almanya, İtalya, Yugoslavya, Ukrayna ve Doğu Bloku, Türkiye (Karadeniz).
1-4 mayıs: Balkanlar, Romanya, Bulgaristan, Türkiye (Trakya)
2 mayıs ve sonrası: Karadeniz ve Türkiye.
Bugün dahi radyoaktif tozlar rüzgar, yağmur ve göçmen kuşlar aracılığıyla yayılmayı sürdürüyor.
KAZA SONRASI
Kaza sonrası nükleer santral içinde 30 ayrı yangın başladı. Yaklaşık 250 itfaiyeci yüksek dozdaki radyasyona karşı lazım donanımları olmadan bölgeye geldi. Radyasyondan en epey etkilenenler santral çalışanlarının yanı dizi itfaiyeciler oldu.
Yangının büyük kısmı saat 05.00 gibi denetim altına alındı fakat grafit yangını dokuz gün daha sürdü. 26 nisandan 4 mayısa kadar geçen süre radyasyonun büyük bölümünün çevreye karıştığı sezon oldu.
Temizlik çalışmalarına katılan araçlardan oluşan 'mezarlık'
26 nisan günü santalden yalnızca üç kilometre uzaklıktaki Pripyat kasabasında halk baharın ilk ılık pazar gününün tadını çıkarıyordu. 1 gün sonraları ise 16 bini çocuk 45 1000 kasabalı 1 daha dönmemek üzere iki.5 saat içinde evlerinden tahliye edildi. Terkedilen Pripyat, bugün dahi 1 'hayalet kasaba' görünümünde.
27 nisandan 5 mayısa kadar geçen sürede ise yaklaşık 1000 800 helikopter birlikte bölgeye 5 1000 ton yangın söndürücü malzeme döküldü.
Sovyetler önce gizlemek istedi
Sovyet yetkililer başta facia haberini gizlemeye kalkıştı yalnız durumun vehameti büyüdükçe kazayı saklamanın olabilir olmadığı anlaşıldı. 28 nisan günü Sovyet haber ajansı Tass, Çernobil nükleer santralinde 1 kaza meydana geldiğini, ölenler olduğunu, konuyla alakadar 1 soruşturma komitesinin kurulduğunu duyurdu.
Kazayı takip eden on gün içinde santralin 30 kilometre yarıçapında yaşayan 130 1000 şahıs tahliye edildi. Bu kişilere yepyeni konutlar verildi. yalnız halkın birçoğu bu süre zarfında radyasyona maruz kaldı.
Binlerce 'temizlikçi' etkilendi
Kaza sonrası temizlik çalışmalarına 200 bini aşkın işçi katıldı. 1986 - 1987 arasında santalin 30 kilometre yarıçapında çalışan ve 'likidatör' adı verilen bu şahıslar yüksek dozda radyasyona maruz kaldı.
Kazanın ilk kurbanları olan 31 kişiden 1'i doğrudan patlamanın etkisiyle, 1'i damar tıkanıklığı, 1'i termal yanıklar ve 28'i akut radyasyon sendromundan öldü. 134 şahıs radyasyon zehirlenmesi tedavisi gördü.
1989 yılında tahliye işlemlerinin ikinci bölümü başladı. ak Rusya, Ukrayna ve Rusya'daki yaklaşık yüz 1000 insan evlerini terketmek zorunda kaldı.
20 eylül 1999'da santralin 15 kilometre çevresinde yaşamak yasaklandı. yalnız 1990'ların başında ihtiyar insanlar buralardaki evlerine geri dönmeye başladı. Yetkililer bu kişilerin sayısının 1000 500 civarında olduğunu, bunlardan 3'te 2'sinin kadın olduğunu belirtiyor.
Greenpeace verilerine göre, bugün halen 5 - 8 milyon arası insan kazadan etkilenen radyoaktif topraklarda yaşıyor.
SAĞLIK SORUNLARI
Örgüte göre kazadan etkilenenler dört grupta toplanıyor:
1) Kaza sonrası temizlik çalışmalarına katılan asker ve siviller
2) Kazanın ardından santralin 30 kilometre yarıçapında bulunan bölgelerden tahliye edilenler
3) Kazadan daha az etkilenen fakat yine de tehlikeli olan bölgelerde yaşayanlar
4) Bu 3 gruptaki insanların çocukları
Tiroid kanseri vakalarında rekor artış
11 kasım 1996'ya gelindiğinde Ukrayna, ak Rusya ve Rusya'da çocuklarda görülen tiroid kanseri vakaları 1980'lere oranla 200 kat arttı.
Kanser en epey çocukları etkiledi. Yapılan araştırmalar Ukrayna'daki tiroid kanseri hastalarının yüzde 64'ünün 15 yaşında veya daha ufak olduğunu gösteriyor. Buna niçin bi şekilde da, tiroid kanserine yolaçan maddelerin birtakım gıdalara ve süt ürünlerine daha çok nüfuz etmiş olması gösteriliyor.
Beyaz Rusya milli Bilimler Akademisi'nce yapılan 1 araştırmaya dayanan 2006 tarihli Greenpeace raporunda da, bu ülkedeki kanser vakalarının 1990-2000 arasında yüzde 40, çocuklardaki tiroid kanseri vakalarının 88.5 kat arttığı bildiriliyor.
Bölgede buna ilave olarak lösemi, meme, böbrek, akciğer, mesane kanserlerinde de artış saptandı. 'Çernobil Çocukları Projesi', kaza sonrası görülen doğum anormallikleri, kanser ve lösemi vakalarındaki yükselişe dikkat çekiyor.
Dünya afiyet Örgütü ise Çernobil'deki nükleer facianın Avrupa'da şu ana kadar 16 1000 kanser vakasını tetiklemiş olabileceğini, bütün Avrupa'da az dozda da olsa radyasyon almış 7 1000 kişinin önümüzdeki yıllarda kansere yakalanabileceğini belirtiyor.
Süte karışan radyoaktif nesneler tiroid kanserini tetikledi
Psikolojik meseleler da yaşanıyor
Facia eşdeğer zamanda stres, bunalım ve depresyon gibi psikolojik sorunlara yol açtı. Bu tip meseleler daha epey evsiz kalan, sosyal ayrımcılığa tabi tutulan, ekonomik sıkıntı çeken ve kaza sonrası kaçınılmaz afiyet problemi kaygısı yaşayanlarda ortaya çıktı.
Ancak Birleşmiş Milletler'in 2005 tarihli 1 raporu, kaza sonrası tiroid kanseri dışında 1 hastalıkla alakadar artış olduğuna değin ispat bulunmadığını belirtiyor.
BM'nin 2005 yılının eylül ayında açıkladığı rapora göre, Çernobil felaketinin sonuçları abartıldı ve cansız sayısı aslında 4 1000.
BM raporu 'örtbas' mı'
BM Kalkınma Programı yetkilileri, BM'nin elindeki verilere göre Çernobil santralındaki patlamanın bugüne dek 47'si kurtarma görevlisi ve 9'u çocuk 56 kişinin ölümüne niçin olduğunu belirtiyor. Greenpeace ise raporu 'utanç verici 1 örtbas operasyonu' bi şekilde nitelendiriyor.
Norveç çevreci kuruluşu Bellona da raporun, kazadan sonraları yangını söndürmek sebebiyle gönderilen onbinlerce 'temizleyiciyi' hesaplamadığını bildiriyor.
Çernobil 2000'e kadar çalıştı
Nükleer enerjinin 'korkunç' yüzünü gösterdiği kazadan 1 süre sonraları reaktörün çevresine beton ve çelikten 1 duvar inşa edildi. yalnız bu duvarın etkisi de vakit içinde zayıfladı.
Kaza sonrası reaktörde 14 sene daha elektrik üretimi yapıldı. Uluslararası baskıların artması sonucu santralin son ünitesi 2000 yılının aralık ayında kapatıldı.
0 yorum:
Yorum Gönder