Tilak, yani alına sürülen kırmızı işaret ilkin o bilinmeyen dünyayı simgeleyen bir işaret olarak kullanılmaya başlanmıştı. Herhangi bir yere uygulanamaz ve yalnızca elini alnına koyup o noktanın nerede olduğunu bulabilecek olan kişi sana tilak'ı nereye uygulaman gerektiğini söyleyebilir. Tilak'ı herhangi hir yere koymanın faydası yoktur çünkü o nokta herkeste tam olarak aynı yerde değildir. Üçüncü göz herkeste aynı yerde bulunmaz; çoğu insanda iki kaş ortasının üzerinde yer alır. Eğer kişi geçmiş yaşamlarında uzun süre meditasyon yapmış ve küçük bir Samadhi deneyimi yaşamışsa üçüncü gözü daha aşağıda yer alacaktır. Eğer hiç meditasyon yapılmamışsa alındaki nokta daha yukarılarda bulunur. Bu noktanın bulunduğu yere bakılarak geçmiş yaşamında meditasyonla ilişkin belirlenebilir; daha önceki yaşamlarında samadhi halinin başına gelip gelmediği anlaşılabilir. Eğer bu sıklıkla başına gelmişse nokta daha aşağı inmiştir; gözlerinle aynı seviyeye gelmiştir ki daha da aşağı inemez. Eğer bu nokta gözlerle aynı hizaya gelmişse kişi küçücük bir olayla samadhi'ye girebilir. Gerçekten bu olay öyle küçük bir şey olabilir ki önemsiz bile görünebilir. Ve çoğu zaman birisi görünür bir neden olmaksızın samadhi'ye kaydığında bu bizi şaşırtır.
Bir Zen rahibesiyle ilgili bir öykü vardır. Bir kuyudan su çektikten sonra başında bir çanak dolusu suyla geri dönüyormuş. Çanak bir şekilde düşmüş ve bununla birlikte kadın samadhi'ye ermiş, aydınlanmış. Olay hiç kayda değer görünmüyor. Çanak düşüp kırılıyor ve samadhi gerçekleşiyor. Görünürde iki olay arasında mantıklı bir bağlantı mevcut değil.
Böyle bir olay daha var, o da Lao Tzu'nun hayatında gerçekleşmiş. Sonbaharda bir ağacın altında oturuyormuş ve ağacın yaprakları dökülüyormuş. Lao Tzu bu yaprakları izlerken aydınlanmış.
Dökülen yapraklar ve aydınlanma arasında bir bağlantı yoktur ama böyle olaylar gerçekleştiğinde geçmiş yaşamlarda kat edilmiş olan yollar sayesinde manevi yolculuk neredeyse tamamlanmış olduğundan üçüncü göz aşağı doğru inmiş ve gözlerle aynı hizaya gelmiş durumdadır. Bu durumda en küçük bir olay bile teraziyi kıpırdatacaktır; bu herhangi bir şey olabilir.
Kırmızı işaret ve sandal ağacı macunu tam olarak doğru noktaya uygulandığında bu birkaç şeyin göstergesidir. Öncelikle ustan sana tilak'ı belli bir yere koyman gerektiğini söylerse orada bir takım şeyler hissetmeye başlarsın. Bunu daha önce düşünmemiş olabilirsin ama gözlerin kapalı bir şekilde otururken birisi yakından gözlerinin arasındaki noktayı parmağıyla gösterse, sanki birisi seni parmağıyla işaret ediyormuş gibi hissedersin. Bu üçüncü gözün algılamasıdır.
Tilak üçüncü gözünle aynı büyüklükteyse ve tam olarak doğru yere yerleştirildiyse yirmi dört saat boyunca o noktayı hatırlar ve bedeninin geri kalan kısmını unutursun. Bu hatırlama sonucunda tilak'ın daha fazla; bedenininse daha az farkında olursun. Daha sonra öyle bir an gelir ki beden hakkında tilak'tan başka hiçbir şey hatırlanmaz. Bu gerçekleştiğinde üçüncü gözünü açabilirsin. Bu egzersizde bedeni unutup yalnızca tilak'ı hatırlarken tüm bilincin kristal gibi berraklaşıp üçüncü göze odaklanır. Üçüncü gözü açan anahtar odaklanmış bilinçtir. Bu tıpkı bir mercek aracılığıyla güneş ışınlarını kağıdın üzerinde odaklamaya benzer; bu yöntemle kağıdı yakabilecek kadar ısı toplarsın. O ışınlar konsantre hale geldiğinde ateş oluşur. Bilinç tüm bedene dağılmış olarak kaldığında yalnızca yaşamayı sürdürme görevini yerine getirebilir. Ancak tümüyle üçüncü gözün üzerine odaklanıldığında üçüncü gözle görmeye mani olan engel yanıp gidecek ve içsel gökyüzünü görmene olanak sağlayan kapı açılacaktır.
Demek ki tilak'ın ilk görevi sana bedenindeki doğru noktayı gösterip yirmi dört saat boyunca orayı hatırlamanı sağlamaktır. Bir başka kullanım nedeni de gelişimini görebilmek için ustanın o noktayı elini alnına koymadan bulabilmesini sağlayıp işini kolaylaştırmaktır. Çünkü bu nokta aşağı indikçe sen de tilak'ı biraz daha aşağıya yerleştirirsin. Her gün o noktayı hissedip üçüncü gözün varlığını nerede hissediyorsan tilak'ı oraya doğru hareket ettirmen gerekir.
Ustanın binlerce öğrencisi olabilir: Öğrenci onun önünde eğilirken usta tilak'ın nerede durduğunu gözlemler ve öğrencinin gelişimiyle ilgili soru sormaya gerek duymaz. Öğrenci gelişme mi gösterdiği yoksa bir engele mi takılıp kaldı bu, tilak'a bakılarak anlaşılır. Öğrenci bu noktanın aşağı doğru indiğini hissedemiyorsa bu bilincini bütünüyle odaklayamadığı anlamına gelir. Ve eğertilak'ı yanlış yere yerleştirmişse noktanın tam olarak nerede olduğunun bilincinde olmadığı anlaşılır.
Bu nokta aşağıya indikçe meditasyon yöntemleri de değiştirilmelidir. Bir doktor için hastanede yatan hastanın iyileşme grafiğini gösteren çizelgeler ne anlama geliyorsa, usta için de tilak aynı anlamı taşır. Doktorun hastanın durumunu öğrenmesi için, düzenli olarak hemşirenin hastanın ateşini, tansiyonunu, nabzını kaydettiği çizelgeye bakması gerekir. Aynı şekilde tilakda öğrencinin durumunu göstermek için büyük bir deneydi; ustanın hiçbir şey sormasına gerek kalmıyordu. Nasıl yardım edileceğini ya da neyin değiştirilmesini gerektiğini anlayabiliyordu. Tilak bu yüzden önemliydi; meditasyonda yapılması gereken değişikliklerin miktarını belirliyordu.
0 yorum:
Yorum Gönder